DEMET TEZCAN
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun... Hepimiz O’nun içiniz ve dönüşümüz O’nadır. Gelişler O’ndan, dönüşler O’na…
Gelenler de, gidenler de O’nun emrettiğinden ne bir saniye önce ne bir saniye sonraya kalamıyor. Doğanlar ve ölenler… Bu devir daim hiç durmaksızın, hiç ertelemeksizin her şeye rağmen devam ediyor. Hep bir şeyler yarım, hep bir şeyler eksik, tamamına ermemiş, yaşanmamış, bitirilmemiş, doymamış, bıkmamış…
Ne kalır ki insandan geriye güzel amelden başka? Önüne katıp götürdüğü, ardı sıra bıraktığı, kapılar açacak, defterler kapamayacak ameller...
Şimdi herkes Av. Fikret Özdemir Bey’in güzel amellerine şahitliklerini anlatıyor bir bir. Ne bahtiyarlık!
“Merhumu nasıl bilirdiniz?” sorusuna yürekten ve ağız dolusu “iyi bilirdik” nidaları yükseliyor semaya. “Merhumu iyi bilirdik!” şahitliği gönderiliyor Allah katına.
İnsandan geriye kalan bu hoş seda ki, şimdi herkes Fikret Özdemir’i nasıl, nerden ve neden iyi bildiklerini anlatıyor birbirine.
Herkes bir yerden tanıyor onu. Zulme uğratılanlarla beraber, mazlumların safında… Tarafını, safını belirleyip çizgisini çekmiş Fikret Özdemir’i anlatıyorlar.
Ne kalır ki insandan geriye? Ardı sıra bıraktıklarının şahitliği. Melekler de şahit olsun onun safına.
İbrahim (a.s) ateşlere atıldığında, ateş dağlarıyla mücadele edenlerden, hiç olmazsa safımı, tarafımı belirlemiş olurum diyenlerdendi o.
Ne kalır ki insandan geriye?
Ne götürür insan yedeğinde? Ateşe taşıdığı su, zulme karşı duruşu, haykırışı, mazlumlarla bir beden oluşu… Hiç olmazsa tarafını ortaya koyuşu. Sözlerine ve dualarına şahitlik ediyor mümin kardeşleri. “Biz şahidiz, melekler şahit olsun!”
Fotoğraf kareleri bir kez daha belgeliyor. Kare kare. Mazlumlar, zulme uğramışlar için onlarla omuz omuza yürüyor. Ne kalır ki geriye bu karelerden başka.
Ah ölüm! İnsanı bir anda bir varmış bir yokmuş kılan ölüm. O fotoğraf kareleri olmasa, o güzel amellere şahit olanlar olmasa sanki yeryüzüne hiç ayak basmamış gibi olanlardan olacak.
Ölüm, bir varmış bir yokmuş kılar insanı. Hiç doğmamışsın, hiç varlığın, mevcudiyetin, nefes alışverişinle gök kubbenin altında bulunmamışsın. Yerin üstüne hiç ayak basmamış gibi yerin altındakilerden oluvermek. Asırlardan beri, dünya kurulalı beri uzun zamanların kabir ehli gibi olmak…
Ölümü, eceli, verilen mühleti, alınıp verilecek nefeslerin sayısını değiştirebilmek değilse bile, tüm bunları farklı kılacak tek şey geride bırakılan güzel amel. Değilse ne kalır ki insandan geriye? Mal mülk, evlat, şan, şöhret? Nice malı, serveti yutmadı mı bu toprak, nice kudretli evlatları, nice sultan ve hakanları?
Varlığı, bedeni bulunmasa da bu fani dünyada geride bıraktığı salih amelleriyle, yapıp ettikleriyle yaşayan, aramızda olan, görmediğimiz halde tanıdığımız, bildiğimiz niceleri var ve nice nice unutulanlar. Bir varmış bir yokmuş olanlar işte geride güzel amel bırakmayanlar.
Ne kalır ki insandan geri? Rahmet ayında kavuştu Rabb’inin katına. Rahmet ayında vardı Rabb’inin kapısına. Allah Azze ve Celle Cennet kapılarını açık etsin önünde.
Uzun bir süredir pençesinde olduğu hastalığının, çektiği acıların günahlarına kefaret olması duasıyla. Av. Fikret Özdemir’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileklerimizle.
|